Aylak Adam - Yusuf Atılgan || Kitap Yorumu

19 Kasım 2016 Cumartesi


Her şeye "karşı" duran, "karşı" çıkan, "karşı" olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. "C." diyor Yusuf Atılgan kısaca.

İnsan her şeye bunca "karşı"yken kendine de "karşı" olmadan nasıl sürdürülebiler bir "karşı" yaşamı?

C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.

Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.









Uzuun zaman sonra tekrardan merhabalar...

Geri dönüşümü Aylak Adam ile yapıyorum. Kitabın arka kapak yazısında "İnsan her şeye 'karşı'yken kendine de 'karşı' olmadan nasıl sürdürebilir bir 'karşı' yaşamı?" görünce kesin almalıyım demiştim. Sonra ilk 50 sayfa da falan hiç bir şey anlayamama sorunu oldu. Dedim Merve yaparsın bu kitapta bir şeyler var ki bu kadar önemli oturdum anlayarak okumaya başladım. VE BU KİTABI ANLAYARAK OKUYUNCA HER ŞEY DEĞİŞTİ. 


Kitabımızın ana karakteri C. (bir adı bile yok) kendisi Aylak adam... İşi yok, babasından kalma parası var. Sokaklarda gezer. Hep bir arayış içinde ama ne aradığını kendisi de bilmiyor. Yalnızdır ama ruhen. Belki de kendi kendine konuşmasından yalnız olduğunu anladım. 

Aşk konusunda çok şansızdır kendine göre. Aradığı kişide hep annesini arar, mükemmeli ister. Ayşe ve Güler adlı iki kızdan bahsetmiş. Bir B. diye biri var ama tam olarak kim olduğu söylenmiyor. Anlayacağınız C. gerçek sevgiyi arıyor. 

Kitabı 155 sayfa ama hızlı okunacak tarzda değil. Her cümlenin üzerinde düşünülecek tarzdaydı. Bir de oturup 50 sayfa okuyamadım ben. Ara vererek okuyunca daha iyi anladım. İki hafta gibi bir sürede bitirdim. Okumanızı tavsiye ederim, bu eser hayatınıza çok şey katacak. Sevgiler...



ALINTILAR

''Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır.''
*

İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri ama olamadıkları ''kişi''yi anlatırlar .
*
"Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım."
*
" eve gelirken on paket sigarayla bir deste kibrit aldı. odasının ışığını yaktı. elindekileri karyolanın altına, boş bavula koydu. çevresine bakındı. yoktu. oturma odasını da aradı. orada da yoktu. bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. kadınlar da böyleydi. dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu."
*
Belki de insanlar kendi kendilerini düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı .
*
Ne çok delikanlı vardı burada bilseniz. Laf atarlar. O zaman dünyada en kötü şey kadın yaratılmakmış gibi gelir.
*
"- Neden bu kadar karamsarsın, dedi.
- Sen niye değilsin dedim yoksa sen çevrene bakmıyor musun hiç?"


*
"Ne kalabalık.

Bir o yok sanki."

*
"-Yanılıyorsun. siz anlanamaz, sen anlanır. Bazı kitaplarda 'Sizi seviyorum'u okuyunca gülerim. Sanki siz sevilirmiş! Sen sevilir, değil mi?"
*
"Her şeyi birden görmeye kalkarsak hiçbir şey göremeyiz."
*
"Hepimiz korkağız. Korktuğumuz için severiz; korktuğumuz için yaşarız; korku yüzünden öldürürüz."
*
"Ne yamansınız dökme kalıplarınızla; bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz."
*
"Gözler konuşmaya başladığı zaman her şey susar."
*
"Babam "görürsünüz, adam olmayacak bu çocuk" derdi. Konuşmazdım. Sevinirdim. Babam adamsa, ben olmayacaktım."
*
"- Senin aradığın kadın dünyada yok, dedi.
- Var! O olmasaydı ben olmazdım."


*
"Hem neden insanları bu kadar ciddiye alıyorsun? Başkalarının saçmalarına için için gülmeyi ne zaman öğreneceksin sen?
*
Kelimelerin yetersizliğini öğreniyordu."

1 yorum:

  1. Güzel ve Akıcı yazınız için teşekkür ederim, blogumu ziyaret izlemeye alırsanız sevinirim... https://hastaliktakip.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS