Satranç- STEFAN ZWEIG || Kitap Yorumu

5 Aralık 2015 Cumartesi





Kitabın Adı: Satranç
Orjinal Adı:Schachnovelle 
Yazar: Stefan Zweig
Seri: -
Tür: ?
Yayıncı: Can
Sayfa Sayısı:71
Goodreads Puanı: 4.53






Arka Kapak:


Rastlantı sonucu eline geçidiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr. B.'nin öyküsüdür görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında.

Stefan Zweig'ın Brezilya'da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942'deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç, Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altında yok oluşuna işaret eder.

Avrupa kültürüne elveda derken yaşama da veda etmeyi seçen Zweig'ın son yapıtı Satranç, gerilimli kurgusu ve kahramanın ruhsal gelgitlerinin işlendiği dokusuyla, kısa ama her bakımdan etkileyici olağanüstü bir uzun öyküdür.






Konusu
Stefan Zweig'in en tanınmış kitabından biri Satranç. Son yazdığı kitapmış aslında, bir veda mektubu da denilebilir. 
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Tanımak için iyi bir kitap sayılmaz aslında. Biraz ağır kitap. Çoğu cümlenin üstünde düşünülecek tarzda. İnce olduğuna bakmayın. Çoğu kalın kitaplardan daha anlamlıydı.



"Böyle benzersiz, böyle dahice bir oyunun özel şahsiyetler yaratması gerektiğini ilkesel olarak anlıyordum zaten, ama bütün dünyasının siyahla beyaz arasındaki daracık alana indirgendiği, hayatının zaferini otuz iki taşı sağa sola, ileri geri götürerek arayan, yeni bir oyunu başlatırken piyon yerine atı ileri sürmeyi büyük bir hamle sanan, bir satranç kitabının içinde kaplayacağı küçücük yerde ölümsüzlüğe ulaşacağına inanan parlak zekalı birinin yaşamını hayal etmek, ne kadar zor, ne kadar olanaksız;
on yıl yirmi, otuz, kırk yıl boyunca, aklını kaçırmadan, zihninin bütün enerjisini, sürekli, tahta bir şahı oyun tahtası üzerinde köşeye sıkıştırmak gibi saçma bir faaliyete yönelten bir akıl insanını."

Hikaye, bir yolcu gemisinde gerçekleşir. Bir kaç kişi gemide bulunan dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'i satranç oynamaya davet eder. İlk oyunu tabiki Mirko kazanır. Kaybeden rövanş isteyerek tekrar oyuna başlarlar. Oyunun ortasında Dr B. adında  bir yolcu katılarak beraberliği sağlar. Her iki tarafta şok olur tabii. Dünya şampiyonu nasıl kaybederdi ? Yolcular bundan sonra Dr. B ve Mirko arasında müsabaka düzenler.
!Konu bundan sonra başlıyor!



Müsabaka başlamadan önce kitapta hikayeyi anlatan kişiye Dr.B satrancı nasıl öğrendiğini anlatır.

Cidden garip bir geçmişi var. 



 Tahtanın bir tarafında, dünya satranç şampiyonu; karşısında ise, Alman gizli polisleri tarafından kapatıldığı hücresinde ekmeklerden yaptığı taşlarla 'kendine karşı' oynayarak maharetini geliştirmiş bir adam var.*



Kitaptan anladığım ; yalnızlık insanlara her şeyi yaptırabilir.


Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta.



Hiçbir şey olmaz . İnsan bekler , bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.




Yeryüzünde hiçbir şey, insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz...




Siyah olan ben, beyaz olan ben’in yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu…



NOT;
* konulmuş yerler alıntıdır.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS