"Dil bir bakıma yapraklarını yenileyen ağaçlar gibidir. Bir kısım kelimeler dile girer. Bu, tabii bir hadisedir. Dildeki bu canlılığı görmemek, onun tabii bir varlık olduğunu inkar etmek olur. Yalnız bu gelişme ve değişmenin gelişigüzel olmadığına dikkat etmek gerekir. Bu ağaç nasıl zamana bağlı ve tabii olarak yaprak değiştirir ve bu gelişme köke, öze bağlı olarak meydana gelirse, dildeki kelime değişmeleri de öyle olur. Yaprakları atıp, nasıl başka yaprakların çıkmasını istemek mümkün değilse, kelimeleri keyfi olarak atıp yerine başkalarını koymak da o derece imkansızdır. Hele bir çınar yaprağı koparıp yerine mesela bir söğüt yaprağını tutturmak nasıl mümkün olamazsa, değişik ve yabancı bir ek ve kökle yapılan kelimeler de dil içinde öyle iğreti kalır. Ağaçta da dilde de gelişme ve değişmenin tabi olup, bünyeye uyması şarttır."
Hayırlı Cumalar...!
Bu aralar bu kitapta takılı kaldım. Kalın kitapları 2 günde bitirebilirken bu kitabı bir haftadır okuyorum. Sanki her bir kelimenin altında saklı bir şeyler varmış gibi. Okul kütüphanesinden almıştım, kendi okulunuza da bakın belki vardır.
Kitap Türk dilini, geçmişini bize anlatıyor. Okurken resmen kullandığım kelimelerin farklı anlama geldiğini öğrendim. Kökenlerimiz cidden çok farklı. Dillerin nasıl oluştuğunu anlattığı bölüme kesinlikle bayıldım. Hatta kitapta çoğu yazarın kullandığı kelimenin aslında eskiden çok daha farklı bir anlama geldiğini öğrenmek cidden gurur verici :)
Örnek verecek olursam; Lord kelimesi günümüzde hükümdar anlamına gelir. Kökeni ise 'ekmek koruyucusu/gözetmeni' anlamına gelirmiş. Bu kelime Eski İngillizce'ye hlāford olarak geçmiş sonradan lord'a dönüşmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder