skip to main |
skip to sidebar
1.Dalga Dünya Karanlığa Gömüldü
2.Dalga Sadece Şanslı Olanlar Kurtuldu
3.Dalga Sadece Şanssız Olanlar Sağ Kaldı
4.Dalga Tek Bir Kural Geçerliydi: Kimseye Güvenme
5.Dalga Artık Kimse Ne Olacağını Bilmiyor
Uğrunda yaşadığımız her şeyi yok ettiler. Şimdi de uğrunda öleceğimiz şeylerin peşindeler!
"Bu kitaba başlarken diğer her şeyi bir kenara bırakmaya HAZIR OLUN. Başınızı döndürecek hızı ve uğrunda savaşılanlar sizi büyüleyecek. Uzun zamandır bu kadar SÜRÜKLEYİCİ bir hikâye okumamıştım."
-Cinda Williams Chima-
"KAHRETSİN ile VAY CANINA tepkileri arasında gidip geliyorsunuz. Basitçe anlatmak gerekirse, bu kitap yıllardır okuduğum en iyi kitaplar arasında."
-Melissa Marr-
"Nefes kesici, TEMPOLU ve ÖZGÜN bir yapıt. 5. Dalga okurların elinden düşüremeyeceği EDEBÎ BİR TSUNAMİ."
-Melissa de la Cruz-
Hey yakışıklı, hangi gezegendensin sen?
Her şeye yeniden başlamak çok berbat.
Annemle birlikte Batı Virginia’ya taşındığımızda, kendimi sıkıcı işlere adamıştım, ta ki tüyler ürpertici yeşil gözleri ve kaslı vücuduyla yan komşumuz karşımda dikilene kadar. Ama işler tahmin ettiğiniz gibi gitmedi.
O, ağzını açtı.
Daemon hem kabaydı hem de kendini beğenmiş bir pislikti. Birbirimizden hoşlanmamıştık. Tam hikâye burada bitiyordu ki bir kazaya uğradım ve Daemon zamanı dondurarak beni kurtardı.
Yakışıklı uzaylı komşum üzerimde bir iz bırakmıştı.
Yanlış okumadınız. O, bir uzaylı. Daemon ve kız kardeşinin yeteneklerini çalmak isteyen düşmanları vardı ve Daemon’ın bıraktığı iz bütün düşmanları başıma toplamıştı. Bu korkunç durumdan canlı kurtulmak içinse tek yapmam gereken üzerimdeki uzaylı iz etkisini yitirene kadar Daemon’ın yanından ayrılmamaktı.
"Aşkın en zor yanı bırakıp gidebilmektir…"
Az bir ömrü kaldığını öğrenen genç bir kadının dokunaklı, yürekleri ısıtan ve özgün hikâyesi.
Yirmi yedi yaşındaki Daisy, üç yıl önce göğüs kanserini yenmişti. Şimdi bu yeniden nasıl başına geliyor olabilirdi?
Kansersiz geçen üçüncü yılını kocasıyla birlikte kutlamak üzereyken Daisy can yakıcı bir gerçekle yüz yüze kalır: Doktoru kanserin geri döndüğünü, bu defa agresif olarak ilerlediğini söyler ve kendisine kısa bir ömür biçer. Ölüm korkutucu bir gerçektir ama acı veren duygularla boğuşan Daisy’nin asıl korktuğu, kendisi ölünce, çekiciliği bir yana, dikkati dağınık ve ev işleri konusunda son derece beceriksiz olan kocası Jack’in ne yapacağıdır? Daisy geriye kalan zamanında yapabileceği tek bir şey olduğunu fark eder: O da Jack’e yeni bir eş bulmaktır.
Böylece Jack’le ilgilenebilecek birisini aramaya başlar. Parklarda, kafelerde ve çöpçatanlık sitelerinde gezinir. Fakat araştırmasını ilerlettikçe planının mantıklı olup olmadığını giderek daha çok sorgulamaya başlar. Kocasının başka bir kadınla olması düşüncesi Daisy’yi kalan kısacık zamanında tek bir soruya doğru iter: Kocasının mutluluğu mu, kendi mutluluğu mu önemlidir?
Dışarıda bir şey var…
Görülmemesi gereken korkunç bir şey… Ona atılan bir bakış kişiyi ölümcül bir deliliğe sürüklüyor. Ne olduğunu ve nereden geldiğini ise kimse bilmiyor.
Malorie ve iki çocuğu, olayların başlangıcından beş yıl sonra hayatta kalmayı beceren bir avuç insan arasındaydı. Nehrin kenarındaki terk edilmiş bir evde çocuklarıyla yaşayan Malorie, ailesinin güvende olabileceği bir yere gitmenin hayalini kuruyordu. Fakat onları bekleyen yolculuk tehlikelerle doluydu. Tek bir yanlış hamle ölümlerine yol açabilirdi. Ve onları takip eden bir şey vardı.
Bu bilinmeyene doğru gözbağının karanlığında yaptığı yolculukta Malorie sık sık geçmişi hatırlıyordu. Bilinmez tehlikenin karşısında bir araya gelerek hayatta kalmaya çalışan, kendisini de aralarına kabul ederek onu da kurtaran ev arkadaşları teker teker aklına geliyordu: Bir zamanlar yabancı olan bir grup insanın birer birer kapısını çaldığı evde kurdukları ortak hayat... Ancak sağ kalan ve kapılarını çalan insanlar arttıkça ortaya yüzleşmeleri gereken bir soru çıkmıştı: Herkesin aniden delirdiği bir dünyada kime güvenilebilirdi?
2014'ün en çok ses getiren, haftalarca kendi türünde Amazon'da 1 numarada kalan, 16 ülkeye satılan ve Universal Studios'un film haklarını aldığı Kafes, şimdi Türkçe çevirisiyle raflarda!
This Is Horror Ödülü - En İyi Roman
Michigan Notable Book Ödülü
Bram Stoker Ödülü - En İyi İlk Roman Finalisti
Goodreads En İyi Korku Romanı Finalisti
James Herbert Korku Ödülü Finalisti
Shirley Jackson Korku Ödülleri Finalisti
"Bir oturuşta ve parmakların arasındaki çıtırtılar hissedilerek okunması gereken bir kitap. Buna benzer bir korku öyküsü şimdiye kadar hiç anlatılmadı. Josh Malerman bu işi biliyor."
-Hugh Howey-
"Çok iyi, çok başarılı ve doğrudan yazılmış büyük bir takdirle okuduğum çarpıcı bir roman. Josh Malerman, işini hızlı konuşan ve ne yaptığını bilen bir meleğin edasıyla yapıyor."
-Peter Straub-
"Tüyler ürperten bir ilk kitap. Malerman okuyucuyu soğukkanlı ve acımasız anlatımıyla diken üstünde tutuyor. Hitchcock'un Kuşlar'ı, Stephen King'in en iyi işleri ve Jonathan Caroll'la karşılaştırılmayı hak eden sarsıcı bir macera."
-Kirkus Reviews-
"Stephen King hayranları bayılacak."
-Publishers Weekly-
Ayna, ayna, söyle bana benden güzeli var mı dünya'da? Ya da ay'da...
İki gezegen arasında aşklarını ne kadar sürdürebilirlerdi kİ?Daha doğrusu, bir gezegen ve Ay arasında. Ya da her neyse.
Saf kötülüğün bir adı var. Aldatıcı maskelerin ardında gizleniyor ve gücü eline geçirmek için "büyü"sünü kullanıyor. Peki ama Kraliçe Levana kim? Yolu Cinder, Scarlet ve Cress'le kesişmeden yıllar önce, Levana'nın çok farklı bir hikâyesi vardı. Daha önce hiç anlatılmamış bir hikâye... Şimdiye kadar.
New York Times çoksatarı yazar Marissa Meyer, Levana'da büyüleyici kötü karakterinin geçmişini anlatıyor. Aşk ve savaş, ihanet ve ölüm üzerine unutulmaz bir hikâye. Üstelik "Ay Günlüğü" serisinin heyecan dolu final kitabı Winter'ın giriş bölümleri de sizi bekliyor.
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS