Turuncu… lider… Roo…
Herkes farklı bir şekilde sesleniyor bana. Oysa bir tek ben gerçekte ne olduğumu Biliyorum: bir canavar. Ve şimdi beni bekleyen zorlu bir görev var: Virüsün kaynağını açık eden çok gizli Bir bilgiye ulaşmak… Ve bu… bir zamanlar bana nefesim kadar yakın olan birinin ellerinde… Şimdi bir tercih yapmak zorundayım. Ya kalbimi özgür bırakacak ya da Karanlık zihinleri aydınlığa Kavuşturacağım…
Efsane bir serinin ikinci kitabından selamlar...
Yorumum ilk kitabı okumayanlar için spoiler olacaktır, baştan söyleyeyim. İlk kitabın yorumuna buradan ulaşabilirsiniz.
İlk kitabın sonunda Ruby kendini Liam'ın hafızasından siliyordu. Sonunda çok ağlamıştım. İkinci kitabı çok merak ediyordum. Okumam nedense hep ertelendi. Başladığımda ise iki kitap arasında çok zaman olduğu için olayları anlamakta zorlandım. İlk 200 sayfa boşa gitti bile diyebilirim. Buz Kapanı Ruby'in birliğe katılması ile başlıyor. Yeni bir ortam, yeni kişilere alışmam çok zor oldu. Hatta kimin kız kimin erkek olduğunu çözemedim.
Yeni karakterlerden bahsedeyim biraz; Vida, Jude ve Cole.
Vida başlarda çok gıcık geldi. Okudukça delikanlı kız olduğunu anladım :s
Jude'un davranışları çok saçma geldi. 15 yaşında olmasına rağmen bebek gibi davranıyordu. Ruby'in davranışlarında da büyük bir etkisi var. Bir bakıyorsun zor görevler veriyor, başka zamanda küçük bir çocuk gibi davranıyor. En sevmediğim şey bu oldu.
Cole, Liam'ın abisi. İlk kitapta da adı geçiyordu. Davranışları yaşına göre uygundu. Yazarımız müthiş bir karakter yaratmış. Kötü çocuğunuz Cole geldi kızlar *.* Ben Liam'ı alayım :))
Kitap yarısına kadar çok sıkıcıydı. Ne zaman Liam gelecek diye diye yarısına kadar geldim. Sonrasına ise BA-YIL-DIM. O ilk karşılaşmaları yok mu? Beni benden aldı. Liam-Ruby ilişkisini çok özlemişim...
Karakterler daha da olgunlaşmıştı. Ruby önceki haline göre çok daha güçlü bir karaktere dönüşmüş. Ve o final... O son cümle... Sırf o son cümlesi için bile okunabilir. Okuyun, okutun arkadaşlar.
Son kitabını da hemen okumak istiyorum ama şansıma bakın ki yazılı haftama giriyorum. Tek avuntum okulun bitecek olması.
"Hayat böyledir Minik Arı," demişti bana yıllar sonra. "Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü seni sınamak ister."
Kitabın sonunda.. |
Kısa zamanda Ateş Çemberinde buluşmak üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder