Okuoku Alışverişim #2 (Şiir Kitapları)
25 Kasım 2016 Cuma
Ne zamandır alışveriş yazısı girmemişim. Herkes fuardan aldıklarını paylaşırken bende Okuoku'dan aldıklarımı paylaşayım.
19 Kasım 2016 Cumartesi
Her şeye "karşı" duran, "karşı" çıkan, "karşı" olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. "C." diyor Yusuf Atılgan kısaca.
İnsan her şeye bunca "karşı"yken kendine de "karşı" olmadan nasıl sürdürülebiler bir "karşı" yaşamı?
C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.
Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.
1 Ekim 2016 Cumartesi
Jason'ın, Haley'nin hayallerinin işini ve hayallerinin evini kâbusa çevirmesi uzun sürmemişti. Adam tam bir barbardı. İşte sürekli onun kendisinden kâğıt, kalem, kitap gibi şeyleri, hatta masasını "ödünç" almasıyla uğraşmak zorunda kalıyordu. Fakat evde işler çok daha kötüydü. Haley son beş yıldır, dışarıda asılı çamaşırlarına takılan ve evinin etrafına saçılan paintball toplarıyla, gürültülü müzikler ve partilerle, iki kez çiti tırmanıp Haley'nin havuzunda yüzmeye çalışan çıplak insanlarla, gecenin üçünde sarhoş bir halde oynanan basketbol oyunlarıyla, kadınların Jason'ın ön bahçesinde sinir krizi geçirmesine ve bazen pislik herif çıkıp onlarla ilgilenmeyi reddettiğinde onun bahçesinde kriz geçirmelerine katlanmıştı.
Sürekli itilip kakılan taraf olmaktan bıkan Haley değişecekti ve işe komşusundan başlamaya karar verdiğinde hızla Jason'ın dünyasına çekileceğini hiç hesaba katmamıştı. Fakat onun bir planı vardı ve baş belası yan komşusunun cazibesine kapılıp oyununa gelmeye hiç niyeti yoktu.
Jason'ın beklediği son şey ise bahçesinden söktüğü alelade çiçekler yüzünden utangaç yan komşusunun kendini kaybetmesiydi. Kısa süre içinde onu kanatları altına almaya karar verdiğindeyse hayatına ne kadar rahatça uyduğunu fark etmeye başlamıştı. Artık tek yapması gereken tüm bunların bir oyun olmadığına onu ikna etmesiydi.
8 Eylül 2016 Perşembe
Herkese merhaba!!
Bugün kitap yorumu yerine her ay yapacağım blog tavsiyesinin ilkini yazıyorum. Paylaştığım herkesi tanıyorum diye bir şey yok. Sadece severek takip ettiğim kişileri paylaşıyorum.
Bugün kitap yorumu yerine her ay yapacağım blog tavsiyesinin ilkini yazıyorum. Paylaştığım herkesi tanıyorum diye bir şey yok. Sadece severek takip ettiğim kişileri paylaşıyorum.
7 Eylül 2016 Çarşamba
Tüm bunlar kurgu ile fotoğrafçılığı nefes kesici bir şekilde bir araya getiren ve unutulmaz bir okuma deneyimi sunan Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları romanında keşfedilmeyi bekliyor. Yaşadığı korkunç aile trajedisi yüzünden Galler kıyılarındaki, dünyadan uzakta kalmış bir adaya yolculuk eden on altı yaşındaki Jacob, burada Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi’nin yıkıntılarını keşfetmekle kalmayıp, Bayan Peregrine’in çocuklarının sadece tuhaf olmaktan çok daha fazlası olduğunun farkına varır.
New York Times bestseller listesinden 108 haftadır inmeyen, aklınızdan çıkmayacak eski fotoğraflar eşliğinde okuyacağınız Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları, gölgelerde geçen bir macera arayan her yaştan okuyucuyu içine çekecek eşsiz bir roman.
31 Ağustos 2016 Çarşamba
Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içinde Panem ulusu yaşamaktadır, Capitol'ün etrafında on iki bölge bulunmaktadır. Capitol şiddetli ve acımasızdır ve bölgeler bir hat boyunca sıralanmıştır. Onların her biri her yıl yapılan Açlık Oyunlan'na katılmak zorundadır. Yarışma için her bir bölge yaşları on iki ve on sekiz arasında değişen birer erkek ve kız çocuğu göndermek durumundadır. Açlık Oyunları TV'den canlı olarak yayınlanan ve ölümüne bir kavgadır.On altı yaşındaki Katniss Everdeen annesi ve kendinden daha küçük kız kardeşi ile yaşamaktadır. Oyunlarda kız kardeşinin yerine geçerek ölüm cezasını üzerine alır. Ancak Katniss daha önce de ölüme çok yaklaşmıştır ve bu kez kız kardeşi için ikinci kez hayatta kalma mücadelesi verecektir. Gerçekten ne anlama geldiğini bilmeden bir yarışmacı olmuştur. Eğer bu mücadeleyi kazanırsa hayatta kalma seçeneğini başlatmış olacaktır.
30 Ağustos 2016 Salı
Geçmişi, üzerine gölge gibi düşen bir adamın tek çaresi, daimi bir güneştir... "Belki de hiç... Belki de hiçbir zaman tehlikeye ne kadar yaklaştığını anlayamayacaktı. Güzel, küçük kıvılcım bilmiyordu ki bu dünyada ateşten de sıcak şeyler vardı…"
Abertillery Dükü'ne ait papaz evinde ailesiyle birlikte yaşayan Jane Hammond'ın hayatı, kendi küçük dünyası ve gizli hayalleri üzerineydi. Mutlu olduğu, kendini huzurlu hissettiği, ona göre dünyanın en güzel topraklarında yaşamanın belki de tek bedeli, efendileri olan soylunun dikkatini çekmeden, hatta var olduklarını unutturarak devam etmenin bir yolunu bulmaktı. Zira bugüne kadarki hiçbir Abertillery Dükü'nün ahlâk ya da merhametiyle övündüğü söylenemezdi.
Jane endişelerine rağmen, yeni dükün huzurlu dünyalarına ayak basmasının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine inanmaya hazırdı. Ne var ki, soyundan gelen uğursuzluğu gölge gibi üzerinde taşıyan ve geçmişte yaptığı korkunç şey yüzünden yargılanan dükün diğerleri kadar umursamaz olabileceğini düşünmek başlı başına bir hataydı.
Gizemli ve baştan çıkarıcı son Abertillery Dükü Alexander Darius Cunningham'ın Hammond ailesini kabul etmeye mecbur bıraktığı görev onları hiç de arzulamadıkları şekilde bir araya getirirken; tesadüfler ve güçlü güz fırtınaları, tutkulu serüvenlerinin fitilini ateşleyecekti.
Abertillery Dükü'ne ait papaz evinde ailesiyle birlikte yaşayan Jane Hammond'ın hayatı, kendi küçük dünyası ve gizli hayalleri üzerineydi. Mutlu olduğu, kendini huzurlu hissettiği, ona göre dünyanın en güzel topraklarında yaşamanın belki de tek bedeli, efendileri olan soylunun dikkatini çekmeden, hatta var olduklarını unutturarak devam etmenin bir yolunu bulmaktı. Zira bugüne kadarki hiçbir Abertillery Dükü'nün ahlâk ya da merhametiyle övündüğü söylenemezdi.
Jane endişelerine rağmen, yeni dükün huzurlu dünyalarına ayak basmasının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine inanmaya hazırdı. Ne var ki, soyundan gelen uğursuzluğu gölge gibi üzerinde taşıyan ve geçmişte yaptığı korkunç şey yüzünden yargılanan dükün diğerleri kadar umursamaz olabileceğini düşünmek başlı başına bir hataydı.
Gizemli ve baştan çıkarıcı son Abertillery Dükü Alexander Darius Cunningham'ın Hammond ailesini kabul etmeye mecbur bıraktığı görev onları hiç de arzulamadıkları şekilde bir araya getirirken; tesadüfler ve güçlü güz fırtınaları, tutkulu serüvenlerinin fitilini ateşleyecekti.
27 Haziran 2016 Pazartesi
Bu masallarda mutlu sonu kadınlar yazacak!
Ay halkı, yüzündeki yara izlerine aldırmadan zarafeti ve nezaketiyle hepsini büyüleyen Prenses Winter'a hayrandı. Herkes, genç Prenses'in, üvey annesi Kraliçe Levana'dan çok daha nefes kesici bir güzelliği olduğunu düşünüyordu. Winter, üvey annesinden pek hoşlanmıyordu. Eh, bunda Levana'nın, genç ve güzel Prenses'in çocukluk arkadaşı ve yakışıklı saray muhafızı Jacin'e duyduğu hisleri onaylamamasının da etkisi vardı tabii. Ancak Winter, Levana'nın sandığı kadar zayıf biri değildi ve yıllardır üvey annesinin isteklerini görmezden gelmeyi başarmıştı.
Winter, sayborg mekanik ustası Cinder ve arkadaşlarıyla birlikte belki de büyük bir devrim başlatacak ve uzun süredir gizliden gizliye süren bir savaşı nihayete erdirecekti. Cinder, Scarlet, Cress ve Winter; Kraliçe Levana'yı alt edip kendi mutlu sonlarını yazabilecek mi? "Ay Günlüğü" serisi sona erdi. Artık hiçbir masalda böyle bir tat bulamayacaksınız. Kendi masalınızı yaşasanız bile.
Ay halkı, yüzündeki yara izlerine aldırmadan zarafeti ve nezaketiyle hepsini büyüleyen Prenses Winter'a hayrandı. Herkes, genç Prenses'in, üvey annesi Kraliçe Levana'dan çok daha nefes kesici bir güzelliği olduğunu düşünüyordu. Winter, üvey annesinden pek hoşlanmıyordu. Eh, bunda Levana'nın, genç ve güzel Prenses'in çocukluk arkadaşı ve yakışıklı saray muhafızı Jacin'e duyduğu hisleri onaylamamasının da etkisi vardı tabii. Ancak Winter, Levana'nın sandığı kadar zayıf biri değildi ve yıllardır üvey annesinin isteklerini görmezden gelmeyi başarmıştı.
Winter, sayborg mekanik ustası Cinder ve arkadaşlarıyla birlikte belki de büyük bir devrim başlatacak ve uzun süredir gizliden gizliye süren bir savaşı nihayete erdirecekti. Cinder, Scarlet, Cress ve Winter; Kraliçe Levana'yı alt edip kendi mutlu sonlarını yazabilecek mi? "Ay Günlüğü" serisi sona erdi. Artık hiçbir masalda böyle bir tat bulamayacaksınız. Kendi masalınızı yaşasanız bile.
24 Haziran 2016 Cuma
Herkese Merhaba! Bugün her zamankinden farklı bir şey yapıyorum. Bu sefer okumak istemediğim, ön yargıyla yaklaştığım kitapları yazmak istiyorum.
20 Haziran 2016 Pazartesi
2014 goodreads en iyi genç yetişkin kitabı adayı
Yağmurla Gelen Mutluluk, farklılıkların aslında ne kadar abartıldığını ve sevginin karşısında hiçbir şeyin duramayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor...
Söz konusu aşksa, sıradan diye bir şey yoktur.Herkes Colton Neely'nin özel olduğunu düşünüyordu. Lilly Evans ise büyüleyici olduğunu...
Çocukluk arkadaşlarıyken bir kaza yüzünden yolları ayrılmıştı. Yıllar sonra buluştuklarında ise Lilly, Colton'ın ne kadar özel olduğunu ve onu daha fazla tanımak istediğini keşfedecekti. Ve Colton'ı tanıdıkça, ona daha çok bağlanacaktı.
Ancak Lilly, sevgisini kelimelerle ifade etmekte dahi zorlanan bu çocukla ilişkisini dilediği gibi yürütebilecek miydi?
Yağmurla Gelen Mutluluk, farklılıkların aslında ne kadar abartıldığını ve sevginin karşısında hiçbir şeyin duramayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor...
Söz konusu aşksa, sıradan diye bir şey yoktur.Herkes Colton Neely'nin özel olduğunu düşünüyordu. Lilly Evans ise büyüleyici olduğunu...
Çocukluk arkadaşlarıyken bir kaza yüzünden yolları ayrılmıştı. Yıllar sonra buluştuklarında ise Lilly, Colton'ın ne kadar özel olduğunu ve onu daha fazla tanımak istediğini keşfedecekti. Ve Colton'ı tanıdıkça, ona daha çok bağlanacaktı.
Ancak Lilly, sevgisini kelimelerle ifade etmekte dahi zorlanan bu çocukla ilişkisini dilediği gibi yürütebilecek miydi?
16 Haziran 2016 Perşembe
Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu...
Yaşamın ince detayları Lou'dan sorulur. Otobüs durağıyla ev arasında kaç adım var? Çalıştığı kafeye gelip gidenler nasıl bir hayat yaşıyor? Parlak yeşil elbisenin altına ne renk külotlu çorap giyilir? Onda bu soruların hepsinin cevabı var. Kolayca mutlu olabildiği küçücük dünyasında bilmediği tek şey hayatın çok daha karmaşık soru ve cevaplarla dolu olduğu...
Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı altüst olan Will uzun süredir karmaşık sorularla meşgul. Bu hayatta diğer insanları mutlu eden küçük şeyler ona biraz olsun keyif vermiyor. Çevresindeki tüm renkler birden griye dönmüş ve böyle bir umutsuzluk içindeyken yapabileceği tek şeyin hayatını sonlandırmak olduğunu düşünüyor.
Peki, asık suratlı, aksi ve geçimsiz Will, Lou'nun rengârenk yaşamıyla karşılaşırsa neler olur?
Yaşamın ince detayları Lou'dan sorulur. Otobüs durağıyla ev arasında kaç adım var? Çalıştığı kafeye gelip gidenler nasıl bir hayat yaşıyor? Parlak yeşil elbisenin altına ne renk külotlu çorap giyilir? Onda bu soruların hepsinin cevabı var. Kolayca mutlu olabildiği küçücük dünyasında bilmediği tek şey hayatın çok daha karmaşık soru ve cevaplarla dolu olduğu...
Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı altüst olan Will uzun süredir karmaşık sorularla meşgul. Bu hayatta diğer insanları mutlu eden küçük şeyler ona biraz olsun keyif vermiyor. Çevresindeki tüm renkler birden griye dönmüş ve böyle bir umutsuzluk içindeyken yapabileceği tek şeyin hayatını sonlandırmak olduğunu düşünüyor.
Peki, asık suratlı, aksi ve geçimsiz Will, Lou'nun rengârenk yaşamıyla karşılaşırsa neler olur?
15 Haziran 2016 Çarşamba
Bazen en sevdiğim kitapları sondan başa tekrar okurum. Son bölümden başlar ve başa kadar tersten okurum. Bu şekilde okuduğunuzda, kitabın bölümleri de umuttan çaresizliğe, kendini tanımaktan şüpheye doğru gider. Aşk hikâyelerinde çiftler sevgili olarak başlar, sonunda yabancı olurlar. Yetişkinliğe ulaşma kitapları yolunu kaybetme hikâyelerine dönüşür. En sevdiğiniz karakterler yeniden doğar. Benim hayatım bir kitap olsa ve tersten okunacak olsa, hiçbir şey değişmezdi. Bugünün dünden hiçbir farkı yoktu. Yarın da bugünle aynı olacaktı. Maddy'nin Kitabı'nda, bütün bölümler birbirinin aynısıydı. Olly'ye kadar.
15 Mayıs 2016 Pazar
Turuncu… lider… Roo…
Herkes farklı bir şekilde sesleniyor bana. Oysa bir tek ben gerçekte ne olduğumu Biliyorum: bir canavar. Ve şimdi beni bekleyen zorlu bir görev var: Virüsün kaynağını açık eden çok gizli Bir bilgiye ulaşmak… Ve bu… bir zamanlar bana nefesim kadar yakın olan birinin ellerinde… Şimdi bir tercih yapmak zorundayım. Ya kalbimi özgür bırakacak ya da Karanlık zihinleri aydınlığa Kavuşturacağım…
5.Dalga - Rıck Yancey (5.Dalga #1) | Kitap Yorumu
1.Dalga Dünya Karanlığa Gömüldü
2.Dalga Sadece Şanslı Olanlar Kurtuldu
3.Dalga Sadece Şanssız Olanlar Sağ Kaldı
4.Dalga Tek Bir Kural Geçerliydi: Kimseye Güvenme
5.Dalga Artık Kimse Ne Olacağını Bilmiyor
Uğrunda yaşadığımız her şeyi yok ettiler. Şimdi de uğrunda öleceğimiz şeylerin peşindeler!
"Bu kitaba başlarken diğer her şeyi bir kenara bırakmaya HAZIR OLUN. Başınızı döndürecek hızı ve uğrunda savaşılanlar sizi büyüleyecek. Uzun zamandır bu kadar SÜRÜKLEYİCİ bir hikâye okumamıştım."
-Cinda Williams Chima-
"KAHRETSİN ile VAY CANINA tepkileri arasında gidip geliyorsunuz. Basitçe anlatmak gerekirse, bu kitap yıllardır okuduğum en iyi kitaplar arasında."
-Melissa Marr-
"Nefes kesici, TEMPOLU ve ÖZGÜN bir yapıt. 5. Dalga okurların elinden düşüremeyeceği EDEBÎ BİR TSUNAMİ."
-Melissa de la Cruz-
12 Mayıs 2016 Perşembe
Hey yakışıklı, hangi gezegendensin sen?
Her şeye yeniden başlamak çok berbat.
Annemle birlikte Batı Virginia’ya taşındığımızda, kendimi sıkıcı işlere adamıştım, ta ki tüyler ürpertici yeşil gözleri ve kaslı vücuduyla yan komşumuz karşımda dikilene kadar. Ama işler tahmin ettiğiniz gibi gitmedi.
O, ağzını açtı.
Daemon hem kabaydı hem de kendini beğenmiş bir pislikti. Birbirimizden hoşlanmamıştık. Tam hikâye burada bitiyordu ki bir kazaya uğradım ve Daemon zamanı dondurarak beni kurtardı.
Yakışıklı uzaylı komşum üzerimde bir iz bırakmıştı.
Yanlış okumadınız. O, bir uzaylı. Daemon ve kız kardeşinin yeteneklerini çalmak isteyen düşmanları vardı ve Daemon’ın bıraktığı iz bütün düşmanları başıma toplamıştı. Bu korkunç durumdan canlı kurtulmak içinse tek yapmam gereken üzerimdeki uzaylı iz etkisini yitirene kadar Daemon’ın yanından ayrılmamaktı.
7 Mayıs 2016 Cumartesi
Az bir ömrü kaldığını öğrenen genç bir kadının dokunaklı, yürekleri ısıtan ve özgün hikâyesi.
Yirmi yedi yaşındaki Daisy, üç yıl önce göğüs kanserini yenmişti. Şimdi bu yeniden nasıl başına geliyor olabilirdi?
Kansersiz geçen üçüncü yılını kocasıyla birlikte kutlamak üzereyken Daisy can yakıcı bir gerçekle yüz yüze kalır: Doktoru kanserin geri döndüğünü, bu defa agresif olarak ilerlediğini söyler ve kendisine kısa bir ömür biçer. Ölüm korkutucu bir gerçektir ama acı veren duygularla boğuşan Daisy’nin asıl korktuğu, kendisi ölünce, çekiciliği bir yana, dikkati dağınık ve ev işleri konusunda son derece beceriksiz olan kocası Jack’in ne yapacağıdır? Daisy geriye kalan zamanında yapabileceği tek bir şey olduğunu fark eder: O da Jack’e yeni bir eş bulmaktır.
Böylece Jack’le ilgilenebilecek birisini aramaya başlar. Parklarda, kafelerde ve çöpçatanlık sitelerinde gezinir. Fakat araştırmasını ilerlettikçe planının mantıklı olup olmadığını giderek daha çok sorgulamaya başlar. Kocasının başka bir kadınla olması düşüncesi Daisy’yi kalan kısacık zamanında tek bir soruya doğru iter: Kocasının mutluluğu mu, kendi mutluluğu mu önemlidir?
6 Mayıs 2016 Cuma
Dışarıda bir şey var…
Görülmemesi gereken korkunç bir şey… Ona atılan bir bakış kişiyi ölümcül bir deliliğe sürüklüyor. Ne olduğunu ve nereden geldiğini ise kimse bilmiyor.
Malorie ve iki çocuğu, olayların başlangıcından beş yıl sonra hayatta kalmayı beceren bir avuç insan arasındaydı. Nehrin kenarındaki terk edilmiş bir evde çocuklarıyla yaşayan Malorie, ailesinin güvende olabileceği bir yere gitmenin hayalini kuruyordu. Fakat onları bekleyen yolculuk tehlikelerle doluydu. Tek bir yanlış hamle ölümlerine yol açabilirdi. Ve onları takip eden bir şey vardı.
Bu bilinmeyene doğru gözbağının karanlığında yaptığı yolculukta Malorie sık sık geçmişi hatırlıyordu. Bilinmez tehlikenin karşısında bir araya gelerek hayatta kalmaya çalışan, kendisini de aralarına kabul ederek onu da kurtaran ev arkadaşları teker teker aklına geliyordu: Bir zamanlar yabancı olan bir grup insanın birer birer kapısını çaldığı evde kurdukları ortak hayat... Ancak sağ kalan ve kapılarını çalan insanlar arttıkça ortaya yüzleşmeleri gereken bir soru çıkmıştı: Herkesin aniden delirdiği bir dünyada kime güvenilebilirdi?
2014'ün en çok ses getiren, haftalarca kendi türünde Amazon'da 1 numarada kalan, 16 ülkeye satılan ve Universal Studios'un film haklarını aldığı Kafes, şimdi Türkçe çevirisiyle raflarda!
This Is Horror Ödülü - En İyi Roman
Michigan Notable Book Ödülü
Bram Stoker Ödülü - En İyi İlk Roman Finalisti
Goodreads En İyi Korku Romanı Finalisti
James Herbert Korku Ödülü Finalisti
Shirley Jackson Korku Ödülleri Finalisti
"Bir oturuşta ve parmakların arasındaki çıtırtılar hissedilerek okunması gereken bir kitap. Buna benzer bir korku öyküsü şimdiye kadar hiç anlatılmadı. Josh Malerman bu işi biliyor."
-Hugh Howey-
"Çok iyi, çok başarılı ve doğrudan yazılmış büyük bir takdirle okuduğum çarpıcı bir roman. Josh Malerman, işini hızlı konuşan ve ne yaptığını bilen bir meleğin edasıyla yapıyor."
-Peter Straub-
"Tüyler ürperten bir ilk kitap. Malerman okuyucuyu soğukkanlı ve acımasız anlatımıyla diken üstünde tutuyor. Hitchcock'un Kuşlar'ı, Stephen King'in en iyi işleri ve Jonathan Caroll'la karşılaştırılmayı hak eden sarsıcı bir macera."
-Kirkus Reviews-
"Stephen King hayranları bayılacak."
-Publishers Weekly-
1 Mayıs 2016 Pazar
Ayna, ayna, söyle bana benden güzeli var mı dünya'da? Ya da ay'da...
İki gezegen arasında aşklarını ne kadar sürdürebilirlerdi kİ?Daha doğrusu, bir gezegen ve Ay arasında. Ya da her neyse.
Saf kötülüğün bir adı var. Aldatıcı maskelerin ardında gizleniyor ve gücü eline geçirmek için "büyü"sünü kullanıyor. Peki ama Kraliçe Levana kim? Yolu Cinder, Scarlet ve Cress'le kesişmeden yıllar önce, Levana'nın çok farklı bir hikâyesi vardı. Daha önce hiç anlatılmamış bir hikâye... Şimdiye kadar.
New York Times çoksatarı yazar Marissa Meyer, Levana'da büyüleyici kötü karakterinin geçmişini anlatıyor. Aşk ve savaş, ihanet ve ölüm üzerine unutulmaz bir hikâye. Üstelik "Ay Günlüğü" serisinin heyecan dolu final kitabı Winter'ın giriş bölümleri de sizi bekliyor.
30 Nisan 2016 Cumartesi
Daha ufacık bir kız çocuğuyken, cadı onu ne kapısı ne de merdiveni olan bir uzay uydusuna hapsetti.
Gelecekte bile,
KULEYE HAPSEDİLEN GENÇ KIZLAR VAR...
Cress, Cinder’ı Kraliçe Levana’nın hain planlarından haberdar etmek için her şeyi göze almıştı. Ancak ufak bir sorunu vardı. Çocukluğundan beri, hapsedildiği bir uyduda yaşıyordu ve ona eşlik eden tek şey internet bağlantılı ekranlardı. Elinde yalnızca bu ekranlar olunca, Cress’in de efsanevi bir hackera dönüşmesi kaçınılmazdı.
Bütün Dünya; Cinder, Kaptan Thorne, Scarlet ve Wolf’un peşindeydi. Onlar ise Levana’nın planlarını altüst etmek için Cress’i esir tutulduğu uydudan kurtarmaya ant içmişti. Ancak bir şeyler ters gitti ve ekip üyeleri uzayın ortasında birbirlerini kaybetti. Kraliçe Levana ise hiçbir şeyin İmparator Kai ile düğününü engellemesine izin vermemeye, dolayısıyla Cinder’ın peşini bırakmamaya kararlıydı.
Cress, Scarlet ve Cinder, Dünya’yı kurtarmaya gönüllü olmamıştı.
Yine de Dünya’nın tek umudu Cress, Scarlet ve Cinder’dı.
29 Nisan 2016 Cuma
Dünya Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıyayken, Külkedisi İle Kırmızı Başlıklı Kız'ın Yolları Kesişecek…
Mekanik ustası sayborg Cinder hapishaneden kaçma planları yapıyor ancak bunu başarabilse bile dış dünyanın tehlikelerine karşı kendini nasıl koruyacak?
Dünya'nın diğer ucunda, Scarlet Benoit'nın büyükannesi günlerdir kayıp. Scarlet büyükannesini bulmasına yardımcı olabilecek bir sokak savaşçısı olan Wolf'la tanıştığında, başta bu yabancıya güvenmekte tereddüt ediyor. Ne de olsa sokaklar 'kurt'larla dolu! Yolları kesişen Scarlet, Wolf ve Cinder birlikte esrarengiz bir maceraya atılırken onları bekleyen yeni bir gizemden habersizler. Şimdi üç masal kahramanı da Ay Ülkesi kraliçesinin hep bir adım önünde olmak zorunda. Çünkü kötü kalpli kraliçe, yakışıklı prensi kendi kralı ve esiri yapmak için elinden geleni ardına koymayacak.
Cinder Hakkında:
"Sayborglar arasında bir beyaz atlı prens."
- The Wall Street Journal-
24 Nisan 2016 Pazar
Gelecekte bile, hikâye “bir varmış bir yokmuş” dİye başlıyor…
İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin’e hoş geldiniz.
Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil.
Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya’yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya’nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…
Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey
annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai’in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya’nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda...
Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?
22 Nisan 2016 Cuma
"Dişi olan karadul örümceği, erkeğiyle çiftleştikten sonra onu bir güzel yermiş. Yediği erkek sayısı günde yirmiyi bulabilirmiş. Denilen odur ki erkek, sadece yavruları olsun diye kendini kurban edermiş. Bir günde yirmi erkek!Ben bir tanesini bulmaya çalışırken maymun oldum, Allah'ın örümceği günde yirmi erkeği bulduğu gibi bir de mideye indiriyor!"
Çok sevgili Türk kızı, Bir önceki kitapta mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temelinin bir koca bulmak olmadığını anlatmaya çalışmıştım hatırlarsan. O kitapta bana verilen tavsiyeleri hiç uyguladın mı bilmiyorum ama sonunda başıma neler geldiğini gördün. Şunu hiç unutma: sen belli bir yaşa gelene kadar kimileri evlen diye baskı yaparken kimileri de evlenmeni engellemek için elinden geleni ardına koymayacak!Nikâh masasına oturana kadar atlatman gereken çok badire, dahili ve harici çok bedhahların olacak.
Tüm bunlara rağmen akıl sağlığını koruyabildiysen seni gönülden tebrik ediyorum; yüce bir insan, eşsiz bir varlıksın sen Türk kızı!
25 Mart 2016 Cuma
Dublin Caddesi'nde Joss ve Braden'ın aşkıyla baştan çıkmıştınız... Londra Caddesi'nde ise Johanna ve Cameron ile ihtirası doruklarda yaşayacaksınız. Johanna'nın alkolik bir annesi ve bakması gereken küçük bir erkek kardeşi vardı. Babası alıp başını gitmişti, evi geçindirmek Johanna'ya kalmıştı. Artık sadece kardeşi için yaşıyordu. Erkek arkadaşlarını da bu yüzden zenginlerden seçiyordu. Kendi arzuları onun için önemsizdi. Pasaklı kotu, dövmeleri ve hırpani tişörtüyle şehrin en seksi serserisi Cameron hayatına girdiğinde Johanna'nın bütün ezberi bozuldu. Onu öylesine çok arzuluyordu ki, kalp atışlarını bile bir türlü dizginleyemiyordu. Cameron, barda birlikte çalıştıkları bu mesafeli görünen seksi kızılın sakladığı sırlarını açığa çıkarmaya kararlıydı... Teker teker savunma kalkanlarını indirecekti... Johanna çırılçıplak kalıncaya dek!..
19 Mart 2016 Cumartesi
Yirmi bir yaşındaki Sydney, Kyler'a ezelden beri aşık. Ne yazık ki Kyler onu atlıkarıncadan ittiği ve Sydney'in de karşılığında Kyler'a çamur yedirdiği günden beri sıkı dostlar.
Kyler tam bir çapkın, bir kızın yanında iki geceden fazla duramıyor. Syd kendini gittikçe daha kötü hissediyor. Ancak okuldaki son yılda duygularını itiraf ederek ilişkilerini berbat etmek istemiyor.
Kyler'ın gözünde ise Syd hep ulaşılmaz bir noktada, adeta mükemmelliğin simgesi. Syd'in ona hayatta bakmayacağını düşünüyor.
Kyler'ın gözünde ise Syd hep ulaşılmaz bir noktada, adeta mükemmelliğin simgesi. Syd'in ona hayatta bakmayacağını düşünüyor.
Bir gün Kyler'ın dağ evine kayak tatiline gidiyorlar ve bütün saklı duygular gün ışığına çıkıyor. Ama küçük bir sorun var. Evde yalnız değiller.
Obsidiyen ile başlayan LUX serisi ve Melez Sözleşmelerinin dünyaca ünlü yazarı Jennifer L. Armentrout'tan çok sıcak bir hikaye...
Obsidiyen ile başlayan LUX serisi ve Melez Sözleşmelerinin dünyaca ünlü yazarı Jennifer L. Armentrout'tan çok sıcak bir hikaye...
13 Mart 2016 Pazar
Oksijen dünyada en çok bulunan elementti ama bir gün tükendi.
Tükeniş'ten sonra hayatta kalmak isteyenler, şimdi nefes almak için para ödemek zorundalar. Peki ya ödeyemeyenler? Ya da her şeyin daha farklı olabileceğini düşünenler?
Üç genç bir gün, tüm yaşamlarını geride bıraktı... Alina, değişimin gerçekleşeceğine inanan bir Direnişçiydi. Quinn, hiçbir zaman hava için endişelenmemiş bir Asıl. Bea ise her zaman hava için endişelenmiş bir Yedek.
Bir noktada kesiştiler ve hayatlarından çok daha fazlasını değiştirdiler.
Sarah Crossan'ın tüyler ürpertici ve kışkırtıcı hikayesi, daha güzel bir dünya hayaline dayanıyor ve cesur kahramanları umut, korku ve heyecanla savaşıyor.
12 Mart 2016 Cumartesi
Remy dokunarak insanları iyileştirebiliyor ama ne yazık ki tedavi ettiği her hastalık artık onun oluyordu. Annesi ile birlikte
üvey babasından şiddet gören Remy'nin herkesten gizlediği korkunç bir hayatı vardı.
Ve bir gün Asher ile tanıştı…
Yakışıklılığı nefes kesici ama sessizliği ürkütücüydü.
Asher'ın da bir sırrı vardı.
Remy, yeteneği ile ilgili şifreleri çözecek ve bunun bir mucize mi yoksa bir lanet mi olduğunu öğrenecek.
Geçmisten gelen sese kulak ver.
6 Mart 2016 Pazar
Joss geçmişte yaşadığı acıları bir kutuya kilitleyip her şeyi unutmak için Amerika'dan iskoçya'ya yerleşmişti ve şimdi yeni bir ev arıyordu.
Bulduğu ev Dublin Caddesi'ndeki havalı binalardan birindeydi.
Yolda bir adamla karşılaştı.
Takım elbiseli, bronz tenli, çıldırtıcı İskoç aksanlı, maço tavırlı, seksi bakışlı Braden'la.
Joss, Braden'ın her zaman kolunda taşıdığı Barbie kılıklı kızlardan biri değildi, olmaya da hiç niyeti yoktu.
Ama insan arzularına nereye kadar gem vurabilir?
Kalbiniz başka, beyniniz başka şey söylüyorsa, hangisinin sözünü dinlesiniz?
Trajedi. Seks. Tutku. Kahkaha. Kıskançlık.
Bulduğu ev Dublin Caddesi'ndeki havalı binalardan birindeydi.
Yolda bir adamla karşılaştı.
Takım elbiseli, bronz tenli, çıldırtıcı İskoç aksanlı, maço tavırlı, seksi bakışlı Braden'la.
Joss, Braden'ın her zaman kolunda taşıdığı Barbie kılıklı kızlardan biri değildi, olmaya da hiç niyeti yoktu.
Ama insan arzularına nereye kadar gem vurabilir?
Kalbiniz başka, beyniniz başka şey söylüyorsa, hangisinin sözünü dinlesiniz?
Trajedi. Seks. Tutku. Kahkaha. Kıskançlık.
New York Times Bestseller
The Wall Street Journal Bestseller
Amazon Bestseller
USA Today Bestseller
Ve 30 ülkede milyonlarca okuyucuya ulaşmış, son yılların en çok konuşulan aşk hikayesi
The Wall Street Journal Bestseller
Amazon Bestseller
USA Today Bestseller
Ve 30 ülkede milyonlarca okuyucuya ulaşmış, son yılların en çok konuşulan aşk hikayesi
5 Mart 2016 Cumartesi
"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.
Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"
Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.
Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.
Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…
26 Şubat 2016 Cuma
ARKA KAPAK
"Dil bir bakıma yapraklarını yenileyen ağaçlar gibidir. Bir kısım kelimeler dile girer. Bu, tabii bir hadisedir. Dildeki bu canlılığı görmemek, onun tabii bir varlık olduğunu inkar etmek olur. Yalnız bu gelişme ve değişmenin gelişigüzel olmadığına dikkat etmek gerekir. Bu ağaç nasıl zamana bağlı ve tabii olarak yaprak değiştirir ve bu gelişme köke, öze bağlı olarak meydana gelirse, dildeki kelime değişmeleri de öyle olur. Yaprakları atıp, nasıl başka yaprakların çıkmasını istemek mümkün değilse, kelimeleri keyfi olarak atıp yerine başkalarını koymak da o derece imkansızdır. Hele bir çınar yaprağı koparıp yerine mesela bir söğüt yaprağını tutturmak nasıl mümkün olamazsa, değişik ve yabancı bir ek ve kökle yapılan kelimeler de dil içinde öyle iğreti kalır. Ağaçta da dilde de gelişme ve değişmenin tabi olup, bünyeye uyması şarttır."
"Dil bir bakıma yapraklarını yenileyen ağaçlar gibidir. Bir kısım kelimeler dile girer. Bu, tabii bir hadisedir. Dildeki bu canlılığı görmemek, onun tabii bir varlık olduğunu inkar etmek olur. Yalnız bu gelişme ve değişmenin gelişigüzel olmadığına dikkat etmek gerekir. Bu ağaç nasıl zamana bağlı ve tabii olarak yaprak değiştirir ve bu gelişme köke, öze bağlı olarak meydana gelirse, dildeki kelime değişmeleri de öyle olur. Yaprakları atıp, nasıl başka yaprakların çıkmasını istemek mümkün değilse, kelimeleri keyfi olarak atıp yerine başkalarını koymak da o derece imkansızdır. Hele bir çınar yaprağı koparıp yerine mesela bir söğüt yaprağını tutturmak nasıl mümkün olamazsa, değişik ve yabancı bir ek ve kökle yapılan kelimeler de dil içinde öyle iğreti kalır. Ağaçta da dilde de gelişme ve değişmenin tabi olup, bünyeye uyması şarttır."
23 Şubat 2016 Salı
20 Şubat 2016 Cumartesi
Orjinal Adı: All the Light We Cannot See
Yayınevi: Koridor
Sayfa Sayısı: 576
Arka Kapak:
Marie-Laure, bir müzede kilit ustası olan babasıyla birlikte Paris'te yaşamaktadır. Gözleri gün geçtikçe daha az görmeye başlayan Marie-Laure, altı yaşına geldiğinde kör olur. Babası ona yaşadıkları mahallenin mükemmel bir minyatürünü yapar, böylece her yeri parmaklarıyla ezberler ve artık dışarı çıktığında evinin yolunu bulabilecektir. Fakat bir sabah savaşın kara bulutları şehrin üzerine çökünce, yanlarında müzeye ait içi sırlarla dolu bir taş ile, Saint-Malo'da deniz kenarında bir evde yaşayan, yirmi yıldır dışarı adım atmamış olan amcalarının yanına gitmek zorunda kalırlar.
Almanya'da bir maden kasabasında kız kardeşi ile birlikte bir yetimhanede büyüyen Werner'in önündeki tek seçenek, on beş yaşına geldiğinde babasının öldüğü madende çalışmaktır. Işık kadar beyaz saçları ve sonsuz merak içinde yüzen zihni ile Werner özel bir çocuktur. Bir gün şans eseri eski bir radyo bulup onu çalışır hale getirince ve karşılaştığı her elektronik aleti dakikalar içinde tamir edince, bir subay tarafından keşfedilir ve sonradan bir katil ordusu olduğunu öğreneceği özel bir okula gitme fırsatı elde eder. Orada dâhi olmasının bedelini ödeyip, hayatın acı taraflarına tanıklık ederken, kendisini Marie-Laure ile kaderlerinin kesişeceği Saint-Malo'da bulur.
Göremediğimiz Tüm Işıklar, okuyanların birbirlerine tavsiyesiyle kısa sürede bir milyondan fazla sattı, yılın en çok konuşulan kitabı oldu.
Wolfe Kardeşler- Markus Zusak || Seri Yorumu
Orjinal Adı: Wolfe Brothers
Yazarı:Markus Zusak
Yayınevi: Martı
Arka Kapak:
Adım Cameron. Her zaman bir kızın ruhunun derinliklerinde boğulmak istediğimi söylemişimdir ama buna yaklaşamadım bile, hatta bir kıza dokunduğum bile söylenemez. Arkadaşım yok. İki ağabeyimin gölgesinde yaşarım.
10 Şubat 2016 Çarşamba
Seri: The 100
Yazar: Kass Morgan
Yayınevi: Go!
Herkese yorucu bir günden merhaba^^ The 100 serisini çoğu kişi biliyordur. Zaten her elimde gören ile "-aa! ben bunu biliyorum. +evet dizisi var. -ay evet..." diyaloğu illa ki geçecek -.-
Siz eğer ben bu serinin dizisini izledim okumaya ne gerek var diyorsanız çok şey kaybedersiniz. Zaten dizi ve kitap arasında dağlarca fark var. Kitapta olmayan karakterler bile var, belki bir gün ayrı bir başlık altında onları da yazarım.
Siz eğer ben bu serinin dizisini izledim okumaya ne gerek var diyorsanız çok şey kaybedersiniz. Zaten dizi ve kitap arasında dağlarca fark var. Kitapta olmayan karakterler bile var, belki bir gün ayrı bir başlık altında onları da yazarım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)